28 Mart 2016 Pazartesi

52. KÜTÜPHANE HAFTASI - İNSAN OKUR

52. KÜTÜPHANE HAFTASI - İNSAN OKUR
           
              52. Kütüphane Haftası bugün başladı. Her yıl Mart ayının son pazartesi günü başlayan Kütüphane Haftası bu yıl 28 Mart-3 Nisan tarihleri arasında kutlanacak. Türk Kütüphaneciler Derneği ve Kültür Turizm Bakanlığı'nın hazırladığı bir çok program ve etkinlik bulunuyor. Bu program ve etkinliklerin duyuruları ilgili kurumların internet sitelerinde bulunmaktadır.
              
         
           Kütüphane Haftası kapsamında planlanan etkinlikler arasında en dikkat çekeni "İNSAN OKUR" sloganıyla, il ve ilçe merkezlerinde gerçekleşecek olan kitap okuma etkinliği olacaktır ki benim de asıl haberdar etmek istediğim etkinlik budur. Kitapları hayatımıza açılan parantezler olarak görüyorum. Okumanın yeni bir bakış açısı kazandırdığını ve bakmakla görmek arasındaki farkı en iyi şekilde algılayabilmemizi sağladığını düşünüyorum. Ayrıca nedense, özellikle son günlerde bakmaktansa görmeye ihtiyacımızın olduğunu düşünüyorum. Bahsettiğim etkinlik ihtiyacımızı bir nebze karşılayabilecek nitelikte ve hayatına küçük bir parantez açmak isteyenler için. Bu etkinlik 30 Mart Çarşamba günü  81 ilde aynı anda, 12.30-13.00 saatleri arasında gerçekleşecek. Katılım için yapmanız gerekenlere gelince; sevdiğiniz bir kitabı alıp okuma için belirlenen alana gitmeniz ve yarım saat kadar kitap okumanız yeterli olacaktır. Bu tür etkinliklerde asıl amaç farkındalık yaratmak olduğu için katılım oldukça önemli. Sadece etkinliğe katılarak bir insana örnek olabilirsiniz, hatta dolaylı olarak bir hayata dokunabilirsiniz. Şimdiden keyifli okumalar diliyorum.

"İNSAN OKUR, insan olun."

Not: İl ve ilçe halk kütüphanelerinin duyuru sayfalarından okuma için belirlenen alanlarla ilgili detaylara ulaşabilirsiniz.

3 Mart 2016 Perşembe

Baharda Yine Geliriz-Barış Bıçakçı




         
        BAHARDA YİNE GELİRİZ - BARIŞ BIÇAKÇI
 "...arka arkaya bir sürü karşıt anlamlı sözcük geçiyor aklımdan. Eksilerle artıların birbirini götürmesi gibi kalabalığın da bir matematiği var. Sıradanlık bu olmalı: Bütün karşıtlar birbirini götürüyor. Başka ne söyleyebilirim ki size?"

        Bazı kitaplar vardır, başladığınız andan itibaren yük olur omuzlarınıza. Günlerce çantanızda taşırsınız, yatmadan önce başucunuza koyarsınız, işten güçten fırsat bulup da bir çay molası verdiğinizde elinizde bu kitap vardır ama yine de bir türlü bitmez. İyi bir okuyucuysanız kaldırıp bir kenara da atamazsınız mutlaka bitmesi gerekir dolayısıyla bir süre sinir bozar. Bazı kitaplar ise okumaya başladığınız o koltukta bitiverir. Nasıl sürüklendiğinizi, onca sayfayı bir solukta nasıl okuduğunuzu anlayamazsınız. Barış Bıçakçı'nın kitapları genelde bu kategoride çünkü dili yalın, değindiği konular bizden, karakterler ise içimizden. 
        
        Baharda Yine Geliriz, Bıçakçı'nın 2006 da yayımlanan 109 sayfalık kitabıdır. Kısa ve şiir tadında diyebileceğimiz öyküler yer almaktadır. Bu öyküleri okurken, yazarın güçlü gözlem yeteneğinden ve durumlara bakış açısından etkilenmemek mümkün olmayacaktır. Günlük hayatta karşılaşılan olaylar; dikkat çekmeyen yönlerine vurgu yapılarak, farklı bir pencereden anlatıldığından okuyucuda merak duygusu uyandırmaktadır. Özellikle Şehir Rehberi bölümlerinde, insan yaşamına dair hissedilen fakat adı konulamayan duyguların tanımını bulabilirsiniz. Bizim Büyük Çaresizliğimiz de olduğu gibi bir süre Ankara'nın kalabalık semtlerinde bir gezintiye çıkarak Ankara'yı da tanıyabilirsiniz.



"Güzel bir kitap okumak ve ömrümün geri kalanını o kitabı okuduğum yerde geçirmek istiyorum," demişti o. Sonra da bana dönüp sormuştu: "İnsan güzel bir kitap okuduğu yerden nasıl ayrılabilir?"

       İyi geceler 

         
          


22 Ocak 2016 Cuma

Nergisler

Narcissos Narsis
"Mitolojiye göre Narsis, çok güzel ve aşktan anlamaz bir delikanlıymış. Onu sevip de derdinden perişan olan kızlar bu genci tanrılara şikayet etmişler . Tanrıların verdiği ceza sonucu Narsis birgün derede kendi aksini görüp aşık olur. Kendini izlerken suya atlar ve boğulur. Vücudu çürür ve yerinde göz şeklinde bir çiçek haline sokulmuş nergisler açar." #iskenderpala
Narsizm hastalığının adı da buradan gelir.

12 Ocak 2016 Salı

HEM FİLM HEM KİTAP TAVSİYESİ 2




                     DİRİLİŞ - THE REVENANT

         Sıcacık bir Ankara akşamından merhaba. Sıcacık evet, çünkü son günlerde etkili olan lodos buraları oldukça ısıttı, Migren ağrılarımı tetiklemediği sürece lodusu seviyorum ama çok sürmez yakında yine karla kaplanır etrafımızdaki dağlar ve yine "Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar" paylaşımlarımız başlar.
     
          Bugün sizlere dün eşimin tavsiyesiyle (biraz zorlamış da olabilir:)) izlediğimiz  bir filmden bahsetmek istiyorum. Başta tarzım değilmiş gibi gelmişti ama eşim; "Altın Küreyi aldı, yüksek ihtimalle Oscar alacak" deyince ilgimi çekti. Bu arada film Türkiye'de 22 Ocak'ta gösterime girecek.  Konusuna gelince, kürkleri için hayvanları avlayan bir grubun çalışanlarından olan Hugh Glass (Leonardo DiCaprio) başarılı bir tuzakçıdır, fakat avlandıkları bölgede hem belalı Kızılderililer hem de Fransız grubu vardır. Ayrıca Hugh Glass Kızılderili topluluğunu yakından tanıyan, dillerini akıcı bir şekilde konuşan hatta aşık olup evlendiği Kızılderili bir kadından 15-16 yaşlarında bir oğlu olan tecrübeli bir avcıdır. Yine bir av sonrası Kızılderililer toplanan kürkleri almak için Hugh Glass'ın ekibine saldırır. Bu saldırıdan kaçarken Hugh Glass, bir ayı saldırısına uğrar. Bu saldırıda çok ağır bir şekilde yaralanan ve yaşama şansı pek az olan Hugh Glass, ekibi yavaşlatmaktadır ve ağırlaşan kış şartlarından dolayı ekip onu ölüme terk eder. O öldüğünde son görevlerini yapmak üzere iki kişi görevlendirilir. Glass'ın oğlu da ekiptedir ve o da babasının yanında kalır. Gelişen olaylarla birlikte içlerinden biri olan Fitzgerald (Tom Hardy) Glass'ın oğlunu öldürür ve Glass'ı diri diri mezara atarak giderler. Glass içindeki intikam ateşi, tecrübesi ve yaşamı idame taktikleri ile yaşama tutunur. Zor şartlar altında uzun bir yol katederek amacına ulaşır.


       
          Bu mücadele 19. yy.da Amerika sınırında yaşanan destansı bir hayatta kalma mücadelesidir. Leonardo Dicaprio'nun oyunculuğu bu filmle zirve yapmıştır diyebiliriz ki aldığı ve alacağı ödüller bunun en iyi göstergesi olacaktır. Filmdeki görsel efektler son derece gerçekçi olmakla birlikte, hem acıyı hem soğuğu hem de mücadeleci ruhu hissedebilirsiniz.

          Film, Michael Punke'nin kaleme aldığı The Revenant A Novel of Revenge kitabından beyaz perdeye uyarlanmıştır. Kitabın henüz Türkçe çevirisi yok.(?) Ben bulamamış da olabilirim. Yönetmenliğini Alejandro Ganzalez İnarritu yapmıştır. Süresi ise 2 saat 16 dk.dır.
       
          Bu seferlik "kitaba öncelik vermenizi umarak" veda edemiyorum. Kitabı göreniniz, duyanınız olursa bana da haber vermesini umarak iyi geceler diliyorum.
















8 Ocak 2016 Cuma

HEM FİLM HEM KİTAP TAVSİYESİ



   
   

    Film izlemek için cumartesi-pazardan daha güzel bir alternatif var mı? Sanırım yok. Bu yüzden cuma gecesinden bir tavsiye geliyor.  BİZİM BÜYÜK ÇARESİZLİĞİMİZ. Barış Bıçakçı'nın çok çok severek okuduğum mükemmel romanıdır kendileri. Seyfi Teoman'ın yönetmenliğinde beyaz perdeye uyarlanarak 2011 de vizyona girmiştir. Konusuna gelince; iki arkadaş Ender ve Çetin... Aynı zamanda aynı evde yaşayan iki sıkı dost. Günün birinde aynı kıza; Nihal'e aşık oluyorlar. Sonrasında gelişen olaylar ise içtenlikle, tüm gerçekliğiyle ve tatlı tatlı anlatılıyor. Kitapta da çok sade bir üslup kullanılmıştı. Ayrıca kitapta bol bol Ankara betimlemeleri yer alıyor dolayısıyla bu filmle birlikte Ankara'nın neredeyse her köşesini gezmek mümkün. Ankara severlere şiddetle tavsiye edilir. Son olarak, ben kitabın sonunda biraz daha ağlamaklı olmuştum (belki birazcık ağlamış olabilirim) ama filmin sonunda kitaptaki hüznü hissedemedim, mutlu son izlenimi oluştu zihnimde. Sanırım yönetmen izleyiciye kıyamamış; Oysa Barış Bıçakçi
     "...Çetin ve Ender , hala o sisin içinde, seni bekliyor, bekliyor, bekliyor..." diyerek bitirmişti. 
Kitaba öncelik vermenizi umarak iyi geceler diliyorummm.









7 Ocak 2016 Perşembe


"Bir türlü kitap okuyamıyorum!"

KİTAP OKUMAK - KİTABA ALIŞMAK
Kitap okuma alışkanlığı edinmeye çalıştığım dönemde kendimce bir hedef belirlemiştim. Bu hedef , okuma alışkanlığı edinmemle birlikte dünyadaki bütün kitapları okuyacağımı sandığım için ortaya çıktı aslında.😊 Şöyle ki hiç bir kitabı atlamamak adına önce Türk Klasiklerini bitirecektim ve set halinde kitaplarımı aldım. (Şu yayınevlerinin kampüslere açtığı standlardan, hem de bilmem kaç ay taksitle) ama bilirsiniz klasikler genelde öyle kolay kolay bitmezler😁  (kendi adıma konuşayım) bazen aynı sayfayı üç kez okumuşluğum vardır benim, özelllikle recaizadeler falan dost başına😊 ama öğrenci halimle kitaplarin taksitlerini ödüyordum okumam şarttı. 😄 sonuçta bir kaç eksik dışında kitaplarım bitti  (klasikler bitmedi tabikii benim kitaplarım bitti😂) Bu süreçten sonra aslında o zamana kadar sadece kitap okuduğumu anladım oysa şimdi onlara alışmıştım.  iyi bir okur olabilmek için de çaba sarfedilmesi gerektiği söylenir hep. Sabretmek kafî aslinda. Okumak, alıştığında daha keyifli hale geliyor bence çünkü bu bir süreç, çünkü bir süre bazı hedefler koyman gerekiyor.  Sürece dahil olabilmen gerekiyor. Hiç bir kitap yarım kalmıyor aslında, senin onu anlamını bekliyor...


4 Ocak 2016 Pazartesi

Ocak 2016 Kitap Listem

Ocak 2016
Alınacaklar Listesi

1. Resimli Türkçe Edebiyat Takvimi   (İletişim Yayınları)
Bu takvim harika:)) sayfalarını yırtmaya kıyamadım ilk üç gün :) 2016 yı Oğuz Atay ile başlatmışlar. Tutunamayanlar dan küçük ve etkileyici bir alıntı ile... 

2. Ben Tek Siz Hepiniz  Hakan Bıçakcı  (İletişim Yayınları)
Acaba Barış Bıçakçı ile bir akrabalığı var mı diye düşünmeden edemiyorum tabi ama Barış BıçakÇı  Hakan BıçakCı ;) Sebebi yok, bir yayınevinin kitabın fotoğrafını sık sık paylaşması sonucunda çok merak ettiğim bir kitap.

3. Şeker Portakalı  Jose Mauro De Vasconcelos  (Can Yayınları)
Bunu çok çok utanarak söylüyorum kiii ben hala okumadım. Zeze yi bilirim severim elbette ancak okumamışım işte.

4. Trendeki Kız    Paula Hawkıns  (İthaki Yayınları)
Geçen yıl öğrencilerimden biri "hocam bi kitapta gerilim yoksa, heyecan yoksa ben okumam! hatta cinayet olmalı, kan olmalı ki alıp bir kenara atmıyım kitabı" demişti. Hemen hemen bütün sınıfta katılmıştı bu yoruma. Sanıyorum tam onlara göre bir kitap:)  Bu Eylül ya da Ekim de de filmi gösterime girecekmiş. Film de söz konusu olunca biraz daha merak ettim açıkçası.

5. Konstantiniyye Oteli   Ömer Zülfü Livaneli  (Doğan Kitap)
Binlerce yıl önce İstanbul'da yaşamış kişilerin hikayesi anlatılıyor ama nasıl? 2015 te basılan bir kitap ve Gezi Parkı protestolarına da değinilmiş. Ben en çok Livaneli'nin bu kitaptaki üslubunu merak ettim.
 
Ocak ayı listem bu kadar:) Şubata kadar biterse yeni bir liste oluşturabilirim ama bir KPSS soru bankası da araya sıkışacak gibi..O zaman biraz zor:))